“Yeni” hukuk
Bilgütay Hakkı Durna
bilgutaydurna@yeniulke.com.tr
Yargıda geldiğimiz nokta nedir?
Kanıksamamak, alışmamak ve kabul etmemek için her seferinde bu soruyu sormalı ve işaret etmeliyiz.
Eylül ayı başında Yargıtay Yeni Hizmet Binası ve 2021-2022 Adli Yıl Açılış Töreninde verilen fotoğraf yapılan konuşmaların önüne geçti. Ortada Cumhurbaşkanı, bir yanında cübbesi ile Yargıtay Başkanı, diğer yanında, yine cübbesi ile dua eden Diyanet İşleri Başkanı. Karşılarında ise Yargıtay üyeleri, yüksek hâkimler, artık avukatları hiçbir temsil kabiliyeti kalmamış Türkiye Barolar Birliği Başkanı, muhalefet partilerinin başkanları ve yöneticileri…. Herkes elini açmış, dua ediyor.
Genel eleştirel yaklaşım “yargının ruhuna” dua edildiğine yönelik idi. Doğru ama eksikli bir değerlendirmedir. Çünkü bu artık “yeni” bir hukuktur. Eski olan çoktan gitmiştir. Tasfiye edilen 1923 Cumhuriyeti’nin yerine konulmaya çalışılan “yeni” yapının ana öğesi olan dinselleşme de büyük ölçüde kurumsallaştırılmıştır. Şimdi de rejimin ve ana öğesi olarak da dinselleşmenin “hukuksallaşması” hedefi ile hareket edilmektedir. “Yeni” Cumhuriyet kendi hukukunu yaratmaktadır.
Kuşkusuz olan biten kabul edilmeyecek, sessiz kalınmayacaktır.
Bu sayımızda, konuya ilişkin hukukçu Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun yazısını okuyabilirsiniz. Yine İstanbul’da faaliyet yürüten hukuk gruplarının ve örgütlerinin konuya ilişkin görüşlerine de bu sayımızda yer verdik.
***
Bu sayımızın dosya konusu “İki Devrim İki Cumhuriyet (1917 ve 1923)” başlığını taşıyor. Birbirlerine yakın tarihlerde doğan ve çözülen/tasfiye edilen iki ülkenin cumhuriyetlerini ele aldık. Dosya kapsamında ilk olarak Can Aykaş’ın değerli hocamız Bilsay Kuruç ile yapmış olduğu öğretici ve keyifli söyleşisini okuyacaksınız. Cengiz Kılçer’in 1920-1921 yılına ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Gizli Celse Zabıtları’ndan yararlanarak hazırladığı, Birinci Millet Meclisi’nde yer alan Türkçü-İslamcı mebusların Sovyet Rusya, Bolşevizm ve Bolşevikliğe yönelik “görüşlerini” de ilgi ile okuyacağınızı düşünüyoruz. Cengiz Kılçer’den Birinci Millet Meclisi’nde yer alan Sovyet dostu Bolşevik, komünist mebusların faaliyetlerine yönelik bir çalışmayı da bekliyoruz. Dosyamızın diğer iki yazısında ise, Orhan Deniz ve Kurtuluş Kılçer, iki devrimin ortaklıkları ile iki cumhuriyetin doğuşu ve yıkılışındaki ortaklıkları ele aldı.
***
Bu sene Büyük Ekim Devrimi’nin 104., Türkiye Cumhuriyeti’nin 98. yılı. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği artık yok. Türkiye Cumhuriyeti’nin felsefesinde ve rejiminde ise köklü bir dönüşüm yaşandı. Esasen, 1923 Cumhuriyeti de artık yok, tasfiye edildi.
Farkındayız ki, ülkemizin kurtuluşu, bağımsızlığı ve aydınlığı için yeni bir Cumhuriyet gerekmektedir, yeni bir Cumhuriyet’in kurulması bir zorunluluktur. Bizim emekçilerin laik, bağımsız Cumhuriyet’ine olan inancımız devam etmektedir.
Yeni Ülke Dergisi yayın kurulu olarak iki cumhuriyetin kurucularını selamlıyoruz.
Önümüzdeki sayımızda buluşmak üzere…
Dostlukla kalın…