Tarih

Osmanlıdan Cumhuriyete Süreklilik ve Kopuş

Candan Badem

Osmanlıdan Cumhuriyete Süreklilik ve Kopuş

Candan Badem

Geç dönem Osmanlı ve erken dönem cumhuriyet tarihine materyalist yöntemle bakarsak, öncelikle saptamamız gereken olgu, Osmanlı devletinin nevi şahsına münhasır olmadığıdır. Feodalizm ve kapitalizm evrensel üretim biçimleridir, Osmanlı da Avrupa’dan biçimsel farklılıklarına karşın feodalizmi ve kapitalizme geçişi kendi özgül koşullarında yaşamıştır. Feodalizmin özünde tarımsal üreticilerin artı ürününe el koyan feodal sınıf vardır, Osmanlı da bu temel anlamda feodaldir. Tımarlı sipahiler ve merkezi devlet köylünün ürününün bir kısmına el koymuştur. “Ekende yok, biçende yok, yiyende ortak Osmanlı” sözü Anadolu halkının Osmanlı feodalizmini özetleyen bilgece sözleridir. Osmanlı devleti sanayileşme, modernleşme, sermaye birikimi ve dünya kapitalist pazarına katılma sürecinin dışında kalamazdı ve kalmadı. Metin Çulhaoğlu’nun da dediği gibi, modernleşme denilen süreç Osmanlı’da “kendi maddi zeminine ve dinamiklerine sahipti. Ne “yapay”dı, ne basit bir “mukallitlikten” ibaretti ne de tepedeki bir avuç bürokratın özel merakıydı”. Modernleşme modern dünyada ayakta kalabilmek için zorunluydu. 1839-1876 yılları arasındaki Tanzimat reformları modern çağın gereksinimlerine uygun bir bürokrasi ve daimi düzenli ordu ve modern bir vergi sistemi yaratma zorunluluğunun bir sonucu olarak gündeme gelmişti. Osmanlıda devleti yöneten feodal sınıf ve elitin egemen ideolojisi İslam olduğu için Osmanlı eliti Tanzimat reformlarını da İslamcı bir retorikle meşrulaştırmıştır. Buna rağmen reformcu Sultan İkinci Mahmut o zamanın gericileri tarafından “gavur padişah” diye anılmıştır.

Yazının tamamına erişmek için abone olmalısınız. Tıkla, abone ol

Comments are closed.

0 %