Deprem bölgesinden -1: Bozuk düzen emekçilerin başına çöktü
Aysel Tekerek – Türkiye Komünist Hareketi Genel Başkanı
6 Şubat’ta meydana gelen depremin ilk sonuçlarını hesap ettiğimizde, uzun süren ağır sonuçları olacağını tahmin etmek zor olmayacak.
Ülkenin bu depremden çok önce, siyaseten oldukça sarsıldığını söylemek istiyorum. Başlı başına AKP iktidarının, gerici, cumhuriyet düşmanı, piyasacı karakteri, kendinden önceki iktidarların yapmaya cesaret edemediği her şeye el atmasına, bunun sonucunda ve bu yirmi bir yıl içinde sarsmadığı, yok etmediği herhangi bir düzeneğin kalmadığı bir kez daha açığa çıktı.
AKP, rantı organize etti, yağmayı organize etti, özelleştirme sürecini organize etti, bölgedeki savaşları bir taşeron olarak organize etti , bütçeyi kendi iktidarının ihtiyaçları için organize etti, yargıyı organize etti , ancak depremin ilk üç gününde arama kurtarmayı, su dağıtmayı, halen çadır dağıtmayı organize edemedi. Bunun nedeni basit bir beceriksizlik olarak nitelendirilemez. Kızılay’ın çadır stoku yerine özel araç stoku varsa, AFAD’a tarikat ve cemaat üyeleri çöreklenmiş ise, konteyner üretiminden devlet elini çekmişse, başka bir sonucun oluşması da mümkün olmazdı.
AKP, şu an bir algıyı organize etmek için iş başında.
Binlerce insanın hayatını kaybettiği bir sürecin sorumluluğunu , odalara, solculara, muhalif belediyelere atma derdinde. Kentsel dönüşüme karşı çıkılmasaydı bu kadar ölüm olmayacaktı dışında bir şey söyleyemeyen bir iktidar ile karşı karşıyayız.
İmar affının başlı başına kentsel dönüşüme karşı bir uygulama olduğunu daha ne kadar gizleyebilirler? Kentsel dönüşüme uğramış binaların yıkıldığı gerçeği bu yalan ile ne kadar gizlenebilir? Kader planı açıklamaları ile sorumluluklarını daha nereye kadar gizleyebilirler?
Unutturma organizasyonlarını da atlamayalım.
Birkaç çadır kent görüntüsü , bolca bağış şovu, hastane ziyaretleri da yapıldığına göre normalleşme sürecine geçilmesinin zamanı da gelmiş olmalı. AKP’nin yarattığı bu enkazın AKP’nin de başına çökmemesi için unutturulma organizasyonuna mecbur oldukları görülüyor.
Peki evdeki bu hesap çarşıya uyacak mı?
Milyonlarca insanın, doğrudan etkilendiği, ülkenin tamamının da sonuçlardan etkileneceği bir dönüm noktası oluşturmuştur Maraş Depremi. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak demek bir niyet olarak bir yerde durabilir, ancak bundan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmaması için daha büyük bir mücadele gerektiğini , dayanışma modellerinin, farklı mücadele örneklerine, pratiklerine dönmesi gerektiğini, binlerce insanın hayatını kaybetmesi karşısında siyasi sorumluluğunun ve siyasi hesaplaşmanın da en az insani dayanışma kadar önemli olduğunu göstermemiz halinde bu hesap çarşıya uymaz.
Depremin ilk gününden itibaren bölgede olan partimizin, bunun yanında diğer sol, sosyalist örgütlerin, dayanışmaya öncülük ettiğini, özgün örnekler oluşturduğunu , bu sürecin de bizler için bir deneyim olduğunu söylemeliyim.
İlk deneyimlerimiz de göstermektedir ki;
“Allah komünistlerden razı olsun” diyenlerin,” iyi ki komünistler var” diyenlerin, “devletten önce siz geldiniz” diyenlerin sayısı artıyorsa, ölmek ve ölüm ile buruna yaşamak arasına sıkıştırılan bir halkın mücadelesi de güçlenmelidir.
Derdimiz bunun hakkını vermekten ibarettir.