Gündem

Nefret suçları

Ömer Faruk Eminağaoğlu 

Demokrasi için, sadece seçim ve sandığın değil, demokratik ortamın da varlığı, hak ve özgürlüklerin de bu ortam içinde etkin bir biçimde kullanılabilmesi gerektirmektedir.

Türkiye’de, demokrasi için özellikle son 20 yılda şeklen seçim ve sandığın varlığı yeterli görülmekte, demokratik toplum gereklerine ve bu bağlamda çağdaşlık ve çoğulculuğa saldırılar her geçen gün artmaktadır.

Anayasa’da ve İHAS’ta eşitlik ve ayrımcılık yasağı hüküm altına alınmış olsa da, uygulamada hak ve özgürlüklerin bu hükümlere uygun biçimde kullanılabildiği söylenemez. Bunun önemli nedenlerinden birisi de, her geçen gün tahammülsüzlüğün, hoşgörüsüzlüğün yani nefretin giderek tırmandırılmasıdır.

Eşitlik ve ayrımcılık yasağı konusunda ifade özgürlüğünün kullanımı da öne çıkmaktadır. İfade özgürlüğü, mutlak bir özgürlük olmayıp, demokratik toplum gereklerine uygun olarak, Anayasa’da ve İHAS’ta belirtilen nedenlerle ve yasa ile sınırlandırılabilen bir özgürlüktür. Nefret suçlarını da bu sınırlama nedenlerinden birisi olarak görmek gerekmektedir.

Nefret, en genel anlamıyla tahammülsüzlüğün, hoşgörüsüzlüğün dışavurumudur.

Nefret suçları konusunda en temel tanımlama Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) tarafından yapılmıştır. Bu tanıma göre nefret suçu; mağdurun mülkün ya da işlenen bir suçun hedefinin, gerçek veya hissedilen ırk, ulusal ya da etnik köken, dil, renk, din, cinsiyet, yaş, zihinsel yada fiziksel engellilik, cinsel yönelim veya diğer benzer faktörlere dayalı olarak benzer özellikler taşıyan bir grupla gerçek ya da öyle algılanan bağı, bağlılığı, aidiyeti, desteği ya da üyeliği nedeniyle seçildiği, kişilere veya mala karşı suçları da kapsayacak şekilde işlenen her türlü suçtur.

2005 yılına kadar, 765 sayılı TCY döneminde nefret suçu adı altında bir suç söz konusu değilken, 2005 yılında yürürlüğe giren TCY’nin 122’nci maddesinde nefret ve ayrımcılık adı da kullanılarak, bir suç da düzenlenmiştir.

Yeni TCY’de yapılan düzenlemeler, nefret ve ayrımcılık konusunda son derece yetersizdir. TCY’nin 122’nci maddesinde, “dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle” belirli hakların “engellenmesi” durumunda ancak bu suçun varlığı kabul edilmektedir.

TCY’de nefret suçları kategorisi içinde görülebilecek başka düzenlemeler de bulunmakta ise de nefret suçları, yasadaki eksik hükümler nedeniyle cezasızlık halinin öne çıktığı bir alandır.

TCY’nin “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama” başlıklı 216’ncı maddesinin, nefret söylemlerini önleyecek ve nefret söylemlerinin cezalandırılmasını sağlayacak bir madde olarak uygulama alanı bulması gerekirken, bu madde bile tam aksi bir uygulama alanı bulmuş, iktidarın nefretini çeken kişilerin cezalandırılmasını sağlayan bir madde haline dönüşmüştür.

AKP iktidarı döneminde, kuşkusuz demokratik bir ortamın varlığından söz edilemez. Kaldı ki AKP zaten AYM kararıyla laik ve demokratik Cumhuriyete aykırılığın odağı saptanan ve bu niteliğini de giderek artıran bir partidir. AKP iktidarı, gerek yaptığı yasa ve anayasa değişiklikleri gerekse uygulamalarıyla, ülkede yaşayan herkesi değil, kendi tabanını hatta sadece kendi yönetim anlayışını gözetmektedir. Bu yönetim anlayışı da, tek kişiye odaklı, otoriter bir anlayıştır. 

Demokratik toplum gereği, çağdaş ve çoğulcu demokrasiye uygun her türlü farklılığın bir zenginlik olarak korunması gerekirken, AKP iktidarı kendi siyasi çıkarlarına uygun görmediği herkese karşı kin ve nefret diliyle yaklaşmaktadır. 

Nefret suçlarının varlık nedenine uygun bir biçimde uygulama alanı bulması bir yana, halka gerçekleri sunan gazeteciler, basın mensupları, toplumsal sorumlulukları gereğince hareket eden bilim insanları, aydınlar, hukukçular, kitle örgütleri mensupları, AKP’nin nefretini çeken kişiler olmuştur. 

AKP’nin yargı bağımsızlığını Cumhuriyet tarihinde en çok ortadan kaldıran iktidar olmasının da etkisiyle, nefret suçları faillerinin değil, AKP iktidarının nefretini çeken kişilerin cezalandırıldığı ucube bir düzen ortaya çıkmıştır.

Comments are closed.

0 %