İşçide Damping!
Behiç Oktay
Türkiye ekonomisinin iyi bir noktada olmadığı ülkedeki hemen herkesin malumu… Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de pandemi henüz ortada yokken var olan ekonomik sorunlar, pandemi ile birlikte çok daha ciddi boyutlara taşındı. Türkiye’de emekçilerin önemli bir kısmı pandemi koşullarında işe gitmek zorunda kaldı veya günde 40 liraya mahkûm edildi. Bununla birlikte markete, pazara, manava giden her yurttaşın da bildiği üzere gerçekle uzaktan yakından alakası olmayan yıllık enflasyonun biraz üzerinde bir oranda artırılan asgari ücret ise hükümetin ve sendikaların durumunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Her fırsatta sermayenin yanında olduğunu vurgulayan AKP iktidarı, özellikle pandemi dönemi ile birlikte Türkiye’yi bir ucuz işgücü merkezi veya daha gerçekçi adlandırmak gerekirse bir emek cehennemi haline getirme çabalarını sıkça dile getirmeye başladı. Aşağıdaki örneklerde de görüleceği üzere AKP, Türkiye’nin işgücünü ucuz, nitelikli, elverişli ve ehlileşmiş olarak göstererek, uluslararası sermayeyi Türkiye’ye davet ediyor.
İlk örnek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 14 Aralık 2020’de gerçekleşen Kabine Toplantısı sonrası yaptığı konuşmadan:
“Dünya ekonomide daha dengeli bir üretim ve ticaret dağılımı arayışı içindedir. Türkiye pek çok avantajıyla bu arayışta öne çıkan ülkeler başında geliyor. Ekonomimizi sadece mevcut tabloya bakarak değil önümüzdeki işte bu büyük potansiyeli dikkate alarak yönetiyoruz… Ekonomimizin güçlü ve kırılgan yönlerini gayet iyi biliyoruz. Güçlü yönlerimizi sağlamlaştırırken, kırılganlıklarımızın üzerine gidiyor, gereken tedbirleri de alıyoruz. Türkiye salgın sonrası döneme güçlü, dayanıklı ve rekabetçi bir küresel oyuncu olarak girmekte kararlıdır.”
Peki, nedir bu büyük potansiyel, güçlü ve kırılgan yönler?
Erdoğan’ın sözünü ettiği potansiyelin, gücün ve kırılganlığın ne olduğunu anlayabilmek için Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nin (CBYO), dış yatırım çekmek amacıyla içeriğinde bolca grafik olan web sitesine bakmak gerekiyor.
CBYO, Türkiye’ye yatırım çekebilmek için Türkiye’nin 10 özelliğini sıralıyor. Bunlar:
Güçlü Ekonomi, Geniş İç ve Bölgesel Pazarlar, Stratejik Konum, Elverişli Nüfus, Nitelikli ve Uygun Maliyetli İşgücü, Kesintisiz Reform Süreci, Liberal Yatırım Ortamı, Kazançlı Teşvikler, Avantajlı Ar-Ge Ekosistemi ve Sektörel Fırsatlar.
Belki bu başlıkların her biri hakkında ayrı yazılar yazmak gerekir. Ancak bu yazıda yalnızca “Elverişli Nüfus” ve “Nitelikli ve Uygun Maliyetli İşgücü” başlıklarına bakacağız.
CBYO, Elverişli Nüfus’u şu şekilde tarif ediyor:
“Avrupa’da yaşlanan ve azalan nüfus gibi önemli zorluklarla karşı karşıya olan yatırımcılar, Türkiye’nin genç ve iyi eğitimli nüfusunu önemli bir avantaj olarak değerlendirmektedir.
Türkiye, güçlü iş gücü piyasası ve canlı iç pazarın temellerini oluşturan genç, dinamik ve artan nüfusuyla benzersiz fırsatlar sunmaktadır.”
Bu noktada yazının başında yapılan vurguyu bir kez daha hatırlatarak devam edelim. İyi eğitimli genç nüfus nasıl avantajlar sağlayacak? Ülkemizin eğitimli ve nitelikli yeni mezunları 2825 TL ile uluslararası sermayenin hizmetine sunulacak. AKP yalnızca ucuz işgücü olmakla değil, hem ucuz hem de nitelikli işgücü olmak ile övünüyor.
Burada “Nitelikli ve Uygun Maliyetli İşgücü” başlığına gelelim. CBYO bu başlığı “Yüksek verimliliğe sahip, iyi eğitimli ve rekabetçi bir iş gücü” olarak tarif etmiş. Tercüme etmek gerekirse burada ifade edilmeye çalışılan şey aslında “sömürüye uygun, iyi eğitimli ve işsizlik nedeniyle yüksek mevcutlu yedek işgücü ordusu”dur. İnternet sitesinin bu kısmındaki tablolarda genç nüfus, üniversite mezuniyeti, iş verimliliği artışı gibi tablolar bulunuyor.
Bu tablolar ile Türkiye’de çok sayıda ve ucuz kalifiye iş gücü bulunduğunu göstermek istiyor. CBYO yabancı sermayeye şöyle sesleniyor:
“Türkiye, 32,7 milyon kişilik iş gücüyle Avrupa’nın üçüncü en büyük iş gücü havuzunu oluşturmaktadır (…) Türkiye’de büyük bir hızla artan sayıdaki üniversiteler ülkedeki üniversite mezunu sayısının yükselmesini sağlayarak genç nüfus ve geniş iş gücünün kalifiye iş gücüne dönüşmesini sağlamaktadır.
- Yükseköğretim gören 6,7 milyonu aşkın öğrenci
- Üniversitelerden yılda yaklaşık 800.000 mezun
- Dünya standartlarında mühendislik eğitimi”
AKP dönemi, Türkiye’ye en fazla doğrudan yabancı yatırımın geldiği dönemdir. Dünya Bankası verilerine bakıldığında 2006 yılındaki yükselişin ardından düşüş başlamış, 2009-2019 yılları arasında ise dalgalı denilebilecek bir dış yatırım girişi olmuştur. Bu da “demokrasi yoksa dış yatırım da yok” şeklinde tekrarlanan görüşlerin temelsiz olduğunu ve sermayenin her şeyden önce kar odaklı hareket ettiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
AKP’nin Türkiye tablosu kısaca bu şekilde.
Türkiye’de nüfusunun “uygun maliyetli” olduğunun ve yıllar geçtikçe daha da “uygun maliyetli” hale geldiğini de söylemek mümkün. DİSK-AR’ın araştırmalarına göre, 2012-2020 yılları arasında saatlik işgücü verimi %45.2 birim, reel birim ücret sadece 1.8 birim artmış durumda. Bunun anlamı, sermaye karına kar katarken, çalışanların ücretleri yerinde sayıyor. Bu da Türkiye’de sömürünün boyutlarını gözler önünde seriyor. İşte AKP’nin yabancı yatırımcıya sunduğu “uygun maliyetli işgücü”.
Benzer veriler de Türkiye’deki uygun işgücünü gözler önüne seriyor:
- İşçilerin %90’ı sendikasız.
- İşçilerin %93’ü toplu iş sözleşmesi kapsamında değil.
- Sendika üyesi işçilerin de toplu iş sözleşmesi yok.
- Türkiye toplu iş sözleşmesi kapsamı ve sendikalaşma açısından OECD sonuncusu.
- 1984-1995 yılları arasında yıllık ortalama greve katılan işçi sayısı 60 bin civarında iken, bu sayı 1995-2000 yılları arasında 9 bin civarına, 2000’li yıllarda ise 5 bin civarına geriledi. 2003 yılından itibaren ise grevi ertelenen (yasaklanan) işçi sayısı 193 bin oldu.
Sayılar her şeyi gösteriyor. Görüldüğü üzere Türkiye yabancı yatırımcılara ucuz, nitelikli, örgütsüz ve ses çıkartamayan bir nüfus profili çiziyor. CBYO’nun gözden kaçırdığı bu veriler de yabancı yatırımcıyı ülkemize çekebilmek için değerlendirilmeli (!).
İşte Türkiye’de bin bir zorluk içinde geçinmeye ve yaşamaya çalışan, pandemi döneminde çalışmak zorunda olduğu için evinde kalamayan, başta gençler olmak üzere işsizlikle boğuşan, her gün haberlerde geçinemediği, borcunu ödeyemediği için intihar eden “Elverişli” ve “Nitelikli ve Uygun Maliyetli İşgücü”.
- Kabine Toplantısı’nın Ardından Yaptıkları Konuşma https://www.tccb.gov.tr/konusmalar/353/123199/kabine-toplantisi-nin-ardindan-yaptiklari-konusma (Erişim tarihi: 20.01.2021)
- Türkiye’de Yatırım Yapmak İçin Nedenler https://www.invest.gov.tr/tr/whyturkey/top-reasons-to-invest-in-turkey/sayfalar/default.aspx (Erişim tarihi: 20.01.2021)
- Türkiye’de Lisans Mezunu Sayısı 10 Milyonu Aştı, https://www.dogrulukpayi.com/bulten/turkiye-de-lisans-mezunu-sayisi-10-milyonu-asti (Erişim tarihi: 20.01.2021)
- Nitelikli ve Uygun Maliyetli İş Gücü, https://www.invest.gov.tr/tr/whyturkey/top-reasons-to-invest-in-turkey/sayfalar/skilled-and-cost-competitive-labor-force.aspx (Erişim tarihi: 20.01.2021)
- Foreign direct investment, net inflows (% of GDP) – Turkey https://data.worldbank.org/indicator/BX.KLT.DINV.WD.GD.ZS?end=2019&locations=TR&start=1970&view=chart (Erişim tarihi: 20.01.2021)
- İşgücü verimi %45 artarken reel ücretler yerinde saydı, http://arastirma.disk.org.tr/?p=4732 (Erişim tarihi: 20.01.2021)
- Sendikalaşma, Toplu İş Sözleşmesi ve Grevlerde Vahim Tablo http://arastirma.disk.org.tr/?p=3087 (Erişim tarihi: 20.01.2021)