Cinsel istismarın delili olmaz mı?
Ayşenur Demirkale[*]
Kamuoyuna yansıyan ve toplumda infiale neden olan cinsel saldırı ve çocuk cinsel istismarına konu vakalara dair tartışmalar, esas olarak faillerin tutuklanması veya cezalandırılması üzerinden yapıldığından, mağdur odaklı çözümlerin gözden kaçması sonucu doğmaktadır. İstanbul Sözleşmesi’nin feshi ile üst noktaya çıkan hukuk güvenliğine dair kaygılar, mağdurların etkin ve hızlı soruşturmalarla eşit adil bir sonuca ulaşacağı noktasında şüpheler, kamuoyunun tepkisel davranışlarının temelini oluşturmaktadır. Yine kamu otoritelerinin, devlet müdahale ve denetim yetkisinin eksikliklerinin tartışıldığı vakalardaki koruma refleksi ile istismarı hafifleten sözler veya özellikle 2016 yılından beri çocukları cinsel istismarcı ile evlendirmeye dönük yasa tartışmaları, çocukta “rıza” ve “hata” hukuka uygunluk nedenlerinin sübjektif ölçülerle yargı kararlarında yer alması kamuoyunda tepkilerin artmasına neden olarak karşımıza çıkmaktadır. Üstelik birçok vakada idare ve yargının toplumsal reflekslere göre karar vermesi özellikle sosyal medyada faillere dönük paylaşımların artmasına-desteklenmesine neden olmaktadır. Ancak bu durumun özellikle çocuk mağdurlar açısından, zarar verici sonuçlarının olduğunu ve çocuk koruma hedefinden uzaklaşıldığını da kabul etmek gerekir.
Yazının tamamına erişmek için abone olmalısınız. Tıkla, abone ol