Alacakaranlıktan zifiri karanlığa Avrupa Solu
Irmak Ildır
Okuyucu için yazıya farklı bir noktadan başlamak istiyorum. Bir düşünce deneyi yaparak şunu kendimize soralım: eğer dışarıda rastgele seçilmiş 100 kişiye “21. yüzyılın politikasını nasıl değerlendirirsiniz?” sorusunu yöneltecek olsaydık, en çok verilecek yanıtlar neler olurdu? Kaotik, ruhsuz, yüzeysel, gelişen, teknolojik, baskıcı, özgürlükçü, kimlik çatışmalarının merkezde yer aldığı, geçişken vb. şeklinde cevaplar arttırılabilir. Görüldüğü gibi cevapların çeşitliliği ile çelişkisi birbiriyle yarışacak düzeyde.
Şimdi aynı soruyu biraz değiştirerek ve özel bir alana uyarlayarak soralım: “Avrupa’daki sol siyaseti nasıl değerlendirirsiniz?” Muhtemelen bu soruya daha sınırlı sayıda kişi tarafından yanıt verilecektir. Hatta rastgele 100 kişi seçebilmek bile mümkün olmayabilir. Ancak çoğunluk açısından “etkisiz”, “kimlik merkezli”, “yönsüz” ve “dağılmış” gibi sıfatlarla tanımlamak kolaylıkla mümkün olabilirdi. Gerçekten de yakın zamana kadar çıkan kimi yayınlarda Avrupa’da solun “nasıl” ve “neden” düşüşe geçtiği ve yerini “popülizmin” nasıl doldurulduğuna ilişkin yorumları okuyoruz.[1]
Yazının tamamına erişmek için abone olmalısınız. Tıkla, abone ol